Cevat Şakir Mahallesi’nde yaşamını sürdüren turizm çalışanı 41 yaşındaki Çağatay Yavuz, bugün öğleden sonra leğen, tabure, 5 litrelik su, maşrapa ve şampuanla Bodrum Belediye Meydanı’na geldi. Saçkıran hastalığına yakalandığını ve evinde 6 gündür hiç su akmadığını dile getiren Yavuz, leğenin içerisinde duş aldı.
O anları meydandan geçenler meraklı gözlerle izledi. Kimileri de cep telefonlarıyla kayıt altına aldı. Duşunu alan Çağatay Yavuz, havlu ile kurulandıktan sonra basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Saçkıran hastalığında temizliğin çok önemli olduğuna vurgu yapan Çağatay Yavuz, şu açıklamalarda bulundu:
“Benim bu yaptığım şey duş değil, aslında bir tedavi sürecimin bir parçası. Saç kıran hastalığına yakalandım. Ciddi bir tedavi sürecinden geçiyorum. Her gün kullanmam gereken ilaçlar var, saçlarımı yıkamam gereken özel bir şampuan var. Ama bilin bakalım, Bodrum’da ne yok maalesef? 2025 yılının son çeyreğinde, 6 gündür yaşadığım bölgede, Cevat Şakir Mahallesi’nde su yok. İnsanlar hijyene hasret kalmış durumdalar. Şikâyet etmeyi bilmeyen, eylem yapmayı bilmeyen, korkan insanlar maalesef çok fazla. Sadece kendi adıma gerçekleştirmedim bu eylemi. Susuzluktan dolayı derdi olan, canı sıkılan bütün dostlarımız, bütün buradaki vatandaşlar için yapmak gereği hissettim. Artık burama kadar gelmişti. Normalde de sular aralıklı olarak yaz başından beri sürekli gidip geliyor ama beni bu raddeye getiren şey, son 6 gündür hiç su olmaması. Yani bakın, çok affedersiniz, tuvalet ihtiyacımızı bile karşılayamıyoruz. Burası Bodrum, güya Türkiye’nin göz bebeği, turizmin başkenti falan. Benim niyetim ne bağcıyı dövmek ne de birilerine parmak sallamak; ama insanların bir cevap almaya hakkı var, ihtiyacı var. Tedavilerimizi olamıyoruz. Ayrıca yerel belediye, Muğla Büyükşehir Belediyesi... Kendi aralarında herkes birbirine topu atıyor. Kimse gerçekten sorumluluk üstlenmek istemiyor, net bir cevap vermekten kaçıyorlar. O yüzden bıktık, cevap istiyoruz. Giderek bu eylemlerin artmasını istiyoruz. Bugün köyün delisi olarak ben çıktım ama bu toplum deli yetiştirmekte marifetlidir. İnşallah ertesi günlerde, yarın, önümüzdeki hafta bu su problemi çözülene kadar ve net bir cevap alana kadar eylemlerimiz devam edecek. Merkezi hükümet, eline geçen her fırsatta yerel belediyeleri sıkıştırmak için her şeyi kullanıyor. Ben de muhalif bir vatandaş olarak çok direndim; yaşadığım kentteki belediyeyi kurtlar sofrasına yem etmemek için, merkezi hükümetin eline malzeme vermemek için çok direndim. Ama hakikaten artık insana başka çare bırakmıyorlar. Belediyeyi arıyoruz, iyi niyetle çalışan emekçi arkadaşlar diyor ki: ‘Adresinizi verin, su yollayalım, depo yollayalım.’ Su dediğiniz şey çok basit bir insan hakkıdır. Birçok ülkede bedava olan suya bizler çok fahiş paralar ödeyerek bu hizmeti satın alıyoruz. Satın aldığımız hizmeti düzgün vermedikleri gibi, su problemini çözün dediğimizde ‘Deponuz varsa gönderelim’ diyorlar. Ya benim depom yoksa? Depo alacak param yoksa ne olacak? Yani bu ülkede her şey sınıf mücadelesine bağlanıyor. Suların maden şirketlerine peşkeş çekilmesi, deposu olmayanların susuz kalması, suyu olmayan insanların temel ihtiyaçlarını giderememesi. Ben buradan duyarlı olan herkesi meydanlara davet ediyorum”
Kent Tv






